9 Eylül 2015 Çarşamba

belli bir şartı var mıdır ayrılığın kalıcı bir ayrılık olabilmesi için? ya da 'Gerçekten ayrılık' demek yeterli midir ? Bana göre asla.. sözüm başka bir semte ya da kente gidenlere değil. Sözüm başka bir dünyaya gidenlere.Hani, ''Toprak sevdiklerimizi zamansız alıyor'' derler ya, işte tam da bundan bahsediyorum. Acaba bize verdiği meyvelerin, çiceklerin ya da güzelliklerin karşılığı mıdır toprağın sevdiklerimizi bizden alıyor olması? Ya da bastığımız her toprak tanesinin canı acıdığı için midir sevdiklerimizle aramıza ayrılık diye girip canımızı acıtması? İşte o toprak, bazen ''Bizi hiç bırakmaz'' diye düşündüğümüz bir babayı, çok defa kalbini kırdığımız bir Anneyi, el kaldırdığımız bir evladı ya da aşkı gerçek anlamda yaşadığımız bir insanı hiç beklemediğin bir anda öyle bir alır ki bizden, sonra kendini ne toprağa kabul ettirebilirsin ne de kendi kendine hayata tutunabilirsin.
      Sahi, sizin hiç toprağını bile sevdiğiniz birisi oldu mu ?
Cennet kadar sevip, cenneti bırakıp da gelmeyeceğini bilerek özlediğiniz birisi? Peki ya mezar taşında yazan o ismi içinize bağıra bağıra okuduğunuz birisi oldu mu hiç? Belki ansızın topraktan çıkar gelir diye değiştirmediğiniz bir kapı kilidi, hep kahvesini içtiği fincanı, son kez başını koyduğu yastığı, bir kare fotoğrafını ya da rehberinizden silemediğiniz telefon numarasını her gün görüp de unutamadığınız birisi oldu mu hiç? 
  •      Kim bilir belki tam da budur ayrılık..       
    Doğum günü pastanın üstünde yer alan mumları bir kardeşin, bir abinin veya bir ablanın olmayan eksik bir nefesiyle, yanan içini söndürmek istercesine daha güçlü üflemektir ayrılık.
     Bir bayram sabahı babası olmayan bir çocuğa bayramlık giydirerek onu mutlu etmek değil, farkında olmadan onun canını daha da acıtmaktır ayrılık.
         ya da yıllar önce ölmüş annesini bekleyen bir çocuğa, anneler gününde annesini geri vermiyorsa bu hayat, işte budur ayrılık..
        - Sırf üstünü örten bir annen olmadığı için,
         üstünü toprakla örtsünler istersin bazen.
Sahi, size de oluyor mu? Bana hep oluyor, hem de aniden...
    
         

1 Eylül 2015 Salı

"eylül bir ay değil, bir aylık ayrı bir mevsimdir"

benim için eylül, bir yılın başladığı aydır. nasıl ki rejime niyet etmiş birinin başlama günü hep pazartesi ise; benim kararlarımın vakti de eylüldür. yeni yıla hiçbir zaman ocakta başlamadım. hep eylüldü başlangıçlarımın tarihi. en sevdiğim şehrin, en güzel görüntülere büründüğü; normale dönüş zamanıdır. fazlalıklarımı, eksikliklerimi, azalmalarımı, coşmalarımı fark ettiğim; kendime dönüş zamanımdır. yaz severler için en kötü aylardan biridir belki; ama benim gibi sonbahar doğumluysanız istisnasız her yıl varoluş zamanınızdır. hazan sizin mevsiminizdir. hazansız ve hüzünsüz yapamazsınız